SP Geyve Başkanı Tufanoğlu'ndan Açıklama

Saadet Partisi, Cumhurbaşkanlığı seçiminde tavrını ortaya koydu.
Editör Editör


Saadet Partisi yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile alakalı açıklama yaptı.İlçe Başkanı İrfan TUFANOĞLU yaptığı açıklamada:
“Ülkemiz önemli bir seçimin arifesindedir.
Öncelikle 10 Ağustos tarihinde ilk tur oylaması yapılacak seçimlerin ülkemize,milletimize, İslam Âlemine ve bütün insanlığa hayırlar getirmesini diliyorum.Genel Merkezimiz ve istişare kurulumuzun yaptığı değerlendirmeler neticesindeadaylardan hiçbirinin bizim kriterlerimize uymadığı görüş birliği ile kararabağlanmıştır. Oy vermek onay vermektir, sorumlu olmaktır.
Bizler Milli Görüş’ün ilke ve prensiplerine uygun olmadıkları için, 10Ağustosta yapılacak oylamada, hiçbir adaya oy vermeyecek ve ileride yapacaklarımuhtemel yanlışların sorumluluk ve vebaline ortak olmayacağız. Genel Merkezimizinkonuyla alakalı açıklaması aşağıdadır.” dedi.
Biz Saadet Partisi olarak, bu önemli seçimin öncesinde gerçekten çok titiz birçalışma yürüttük.
Teşkilatımızın bütün kademeleriyle geniş istişare toplantıları yaptık.
İl Başkanlarımız, İl Sorumlularımız, Kadın Kollarımız, Gençlik Kollarımız veMilli Görüşçü kuruluşlarımızla bir araya gelerek mensuplarımızın adaylarlailgili düşünce ve önerilerini dinledik.
Bununla da yetinmedik. Tabanımızın temayülünü en sağlıklı şekilde görebilmekiçin, cumhurbaşkanı adaylarına yönelik özel anketler yaptırdık.
Tüm bu süreçte, bütün adayları Milli Görüş ilkeleri açısından bir kuyumcuhassasiyetiyle değerlendirdik.
Ortaya çıkan sonuca göre 10 Ağustos tarihinde yapılacak oylamada alacağımıztavır ile ilgili nihai bir karara vardık.

Ancak bu kararımızı açıklamadan önce, tarihe not düşmek için bazı hususlarınaltını çizmekte fayda görüyorum.

Türkiye’de cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini ilk gündeme getirenhareket Milli Görüş olmuştur.
1970’li yıllarda MSP, 1990’lı yıllarda Refah Partisi olarak cumhurbaşkanınınhalk tarafından seçilmesi gerektiğini ısrarla savunduk.
Hatta öyle ki, bundan tam 23 yıl önce 2 Mayıs 1991 yılında İstanbul’da bununiçin büyük bir miting dahi yaptık.
Ancak bugün gelinen noktada cumhurbaşkanını halk seçmemekte, TBMM’deki siyasipartiler tarafından belirlenen adaylar halka zorla seçtirilmektedir.
Yani seçilmişlerin seçmene dayatmasıdır.
Bilindiği gibi bir kimsenin cumhurbaşkanlığına aday olabilmesi için en az yirmimilletvekilinin imzasına ihtiyaç vardır.
Bu durumda halk, seçilmişlerin seçtiğini seçmek zorunda. Yine yani “asıllar”“vekillerin” adaylarını seçmek mecburiyetindedir.
Kısacası;
Cumhurbaşkanının halk tarafından seçildiğini söyleyebilmek için,milletvekillerinin yanı sıra halka ve sivil toplum kuruluşlarına da, örneğin,elli bin, yüz bin imza ile aday belirleme hakkının verilmesi gerekirdi.
Bu hakkın halktan esirgenmesi demokrasi bakımından kabul edilemez bir durumdur.Halkın demokratik bir hakkının gasp edilmesi anlamına gelir.
Unutmayalım ki Mısır’da darbecisi Sisi bile halkın imzası ilecumhurbaşkanlığına aday olarak gösterilmiştir.
Öte yandan seçime girme hakkı kazanan, ancak yirmi millet vekilinden imza alamadığı için cumhurbaşkanlığına aday gösterme hakkı elinden alınan siyasipartilerin durumunu demokrasi bakımından izah edebilmek kanaatimizce mümkündeğildir.
Örneğin biz, Saadet Partisi olarak en azından birinci turda kendi adayımızıgöstermek isterdik. Ancak önümüze konulan engel ve sınırlamalar yüzünden bunu gerçekleştiremedik. Türkiye'nin son 50 yıllık dönüşümünde etkili olmuş, ülkemizin en köklü vedinamik hareketinin aday gösterememiş olması bu hukuksuz ve millet iradesiniyok sayan tavrın somut bir göstergesidir.
Bu noktada “Siz de çalışıp yirmi milletvekili çıkarsaydınız” denebilir.
Böyle diyenlere, fikirle, projeyle karşımıza çıkamayanların, sandıkta biziyenemeyenlerin, darbelerle, zorbalıkla, dört defa yolumuzu kestiklerinihatırlatmak isteriz.
İleride yapılacak yeni bir düzenlemeyle,
- Hem seçime girme hakkı kazanmış olan siyasi partilere,
- Hem de belli miktardaki imza ile halka,
Cumhurbaşkanlığı için aday gösterme hakkının tanınması en önceliklitemennimizdir.

Adaylara gelince;
Hepinizin bildiği gibi biz Milli Görüş hareketi olarak en başından beri“isimlerin değil ilkelerin” üzerinde durduk. “Kim cumhurbaşkanı olmalı?”sorusundan daha önemli olanın, “Nasıl bir Cumhurbaşkanı olmalı?” sorusuolduğunu savunduk.
Çünkü Türkiye’de “isim değişikliğine” değil “zihniyet değişikliğine” ihtiyaçvardır.
Eğer bir cumhurbaşkanı,
Faize dayalı sömürü sistemini savunuyorsa,
“Reel politik” diyerek küresel egemenlere teslim olmuşsa,
İslam dünyası paramparça bölünürken, hala AB’cilik, ABD’cilik yapıyorsa adıAhmet olmuş, Mehmet olmuş ne fark eder?
Bizim ilkelerimiz bellidir.
Cumhurbaşkanı milli ve yerli olmalıdır.
İcraatlarında hayra motor şerre fren olmalıdır.
Güçlünün değil, haklının yanında yer almalıdır.
Cumhurbaşkanı merhametli olmalıdır.
Önce Ahlak ve Maneviyat düsturunu benimsemelidir.
Cumhurbaşkanı Milli, Güçlü, Süratli ve Yaygın Kalkınmadan yana olmalıdır.
Sömürgeci ekonomiyi değil, Adil Düzeni savunmalıdır.
Batı kulübüne girmenin değil, İslam Birliği’ni kurmanın mücadelesinivermelidir.
Bütün bu kriterler çerçevesinde değerlendirildiğinde temel noktalarda her üçadayın da aslında birbirinden çok farklı olmadığı ortadadır.
Örneğin, mevcut her üç adayın üçü de Batıcıdır.
Oysa Irak’ı üçe bölen Batı’dır.
Libya’yı paramparça eden Batı’dır.
Bugün İsrail’in, Gazze’deki katliamlarına en büyük desteği verenBatı’dır. 
Bu Batıcı zihniyetleri yüzünden, mevcut üç adayın, Filistin konusundakisöylemleri bile özde birbirinin kopyasıdır, aynısıdır. Ses tonları farklı olsada, söylediklerinin muhtevası birbirinin tekrarıdır.
Hiçbiri, tarihin en trajik katliamları yaşanırken somut bir girişim ortayakoyamamıştır.
Daha önce de ifade ettik. Mesela Biz Ekmeleddin beyin, Tayyip beye veSelahattin beye biner lira göndererek yaptığı seçim jestini, asıl Gazzekonusunda yapmasını isterdik. Yıllarca İslam İşbirliği Teşkilatı GenelSekreterliğini yapmış bir isim olarak diğer İslam ülkelerini harekete geçirmeküzere somut bir girişimde bulunmasını beklerdik.
Başbakan Sayın Tayyip Erdoğan’ın da, Ekmeleddin beyin bin lirasını iade ederekgösterdiği hassasiyeti, 2005 yılında Yahudi lobisinden aldığı “Üstün CesaretÖdülünü” iade ederek de göstermesini beklerdik.
İsrail’e doğrudan ve dolaylı bilgi aktardığı bir gerçek olan, Kürecik radarüssünü kapatmasını isterdik.
Selahattin Demirtaş’a gelince, O’nun da İmralı’nın hakları konusunda ortayakoyduğu mücadele ve kararlılığı, Filistinlilerin yaşam hakları konusunda daortaya koymasını isterdik.
Olmadı.
Bu süreçte tek somut öneriyi getiren, her zaman olduğu gibi yine Saadet Partisiolmuştur. Partimiz, derhal İslam ülkeleri askerlerinin yer alacağı bir“Filistin Barış Gücü” oluşturulmasını ve bu gücün, İsrail saldırılarınamisliyle karşılık vermek üzere Gazze’de konuşlandırılmasını teklif etmişti.
Ama mevcut adayların hiçbiri bu teklifi sahiplenmek bir yana, ağızlarına bilealmaya cesaret edememişlerdir.
Bütün bu ve benzeri gerçekler göstermektedir ki, her üç adayın üçünün de özdeve istikamette birbirlerinden farkı yoktur. Birbirine zıtlarmış gibigösterilmeleri iyi kurgulanmış bir hileden ibarettir.
Ayrıca cumhurbaşkanının halk tarafından seçilecek olmasının vesayet rejimineson vereceği iddiası da bir kandırmacadan ibarettir. Çünkü bu Türkiye’deki asılmesele, askeri veya bürokratik vesayet değil, asıl vesayet;  Amerikanvesayetidir. Bu konuda da adayların hiç biri,  “Bana ne Amerika’dan”diyebilecek ve asıl vesayete karşı koyabilecek bir niyet ve işaretgösterememiştir.
İfadesi zor olsa da unutmayalım ki Türkiye’nin asıl problemi “bağımsızlıkproblemi”dir.
Seçeneksizliği seçme zorunluluğu özgürce bir seçim olamaz.
Kısacası:
Bütün bu ilke ve prensipler çerçevesinde değerlendirildiğinde mevcut adaylardanhiçbiri, maalesef, Milli Görüşün hassasiyet ve beklentilerine cevap vermiyor.
Çünkü söylemleri farklı gibi gözükse de eylem ve yönleri aynıdır: BATICIDIR.

Oy vermek onay vermektir, sorumlu olmaktır.
Bizler Milli Görüş’ün ilke ve prensiplerine uygun olmadıkları için, 10Ağustosta yapılacak oylamada, hiçbir adaya oy vermeyecek ve ileride yapacaklarımuhtemel yanlışların sorumluluk ve vebaline ortak olmayacağız.
Eğer seçim ikinci tura kalır, adaylar da icraatlarını Aziz Milletimizin temeldeğerlerine, ruh köküne göre ayarlayacak olurlarsa o zaman biz de gayet tabiiolarak kararımızı tekrar gözden geçiririz.
Aziz Milletimize ve pek değerli mensuplarımıza saygı ile duyururuz


İRFAN TUFANOĞLU

Saadet Partisi Geyve İlçe Başkanı

#

GENEL BİLGİLER

Geyve Otobüs Saatleri

Geyve Otobüs Saatleri

Geyve - Adapazarı, Adapazrı Geyve Otobüs sefer tarifesi. Geyve otobüsü kaçta kalkıyor? Adapazarından son Geyve Otobüsü, Sefer tarifesi, geyve koop otobüs