Hikmet AKITÜRK Hikmet AKITÜRK Gündem

Hem hizmetin hem de demokrasinin gereği; seçmek ve seçilmek hakkımız

Toplumumuzda oluşmuş yaygın kanaatle, neredeyse sadece ‘Belediye Başkanını’ seçmeye odaklanıyoruz. Sanki, Belediyenin temel karar organı olan ‘Meclisi ‘ pek önemsemiyoruz! Belediye yönetimini sadece “Belediye Başkanından ibaret sanıyoruz. Yani,” biz başkanı seçelim, gerisi nasıl olsa olur! “diyebiliyoruz
Demokrasiyi-seçmek ve seçilmeyi nasıl algılıyoruz?

Seçmek ve seçilmek demokrasilerin temel haklarından olup, Anayasamızda da aynı doğrultuda ifadesini bulmuştur.Haliyle,göstermelik seçimler, totaliter rejimlerde olduğu gibi sadece verileni ya da gösterileni seçmek türünden seçimler bu tanımın tamamen dışında kalacaktır. İşin gerçeği serbest irade ile önümüze gelen birden çok seçenekten tercih yapmak,dolayısıyla millet iradesinin yönetime yansıtılmasıdır. Göstermelik ve tek parti sistemi içinde seçmek ve seçilmekten söz etmenin önemi yoktur. Adını ne koyarsak koyalım,hatta “Demokrasi” ve “Demokratiklik” etiketiyle ne kadar süslersek süsleyelim, demokrasi açısından hiçbir anlam taşımayacaktır. Bunun açık örnekleri geçmişte hem içimizde hem de dışımızda pek çok ülkede görülmüştür. Sayıları 1990 ‘dan itibaren azalsa da günümüzde benzer örnekleri mevcuttur.

Bir zamanlar Ders kitaplarında,demokrasi tanımlanırken ve sınıflandırılırken üç kısma ayrılır, serbest seçimlerin yapıldığı,çok partili hayata geçilmiş, devlet şekli,dolayısıyla adı cumhuriyet olan ülkelerdeki yönetim biçiminden”Özgürlükçü Demokrasi” olarak söz edilirken , Büyük Britanya ve Hollanda gibi Devlet Şekli “Krallık “ olan ülkelerin yönetim biçimine “Taçlı Demokrasi” adı verilmişti. Demokrasi ile hiç alakası olmadığı halde, sadece tek partinin bulunduğu “Komünist” ve “Sosyalist Devletlerin” yönetim biçimi de ”Bütüncül Demokrasi “olarak gösterilmişti. İşin gerçeğinde demokrasi biçimi tektir. Yok sa, birazcık demokrasi, yarı yarıya demokrasi, tam ve tama yakın demokrasi, özgürlüğü olan ve ya özgürlükten yoksun demokrasi, taçlı ve taçsız ...türünden demokrasi versiyonları ne kadar gerçekçi ve inandırıcı olur? Birazcık dürüst, birazcık hırsız, birazcık doğru ... olunamayacağı gibi, demokrasiyi de istediğimiz şekilde sulandıramayız, farklı biçimleriyle tanımlayamayız. Eğer bir ülkede bütün kurum ve kurallarıyla demokrasi yaşatılamıyorsa, eğip bükmeden söylemek gerekiyorsa, “demokrasi uygulanmıyor, sadece adı geçiyor,demokrasicilik oyunu sergileniyor!” demektir.

Sözün kısası, demokrasinin varlığının cevabı tektir. Yani “var” ya da “Yok “ ile cevaplanır. Yoksa, demokrasinin birazcığı, azıcık olanı, kısmisi, yarımı, çeyreği...gibi eksiklisi ve de gediklisi olamaz.Hani birazcık ölmek,birazcık dürüst olmak, birazcık yalancı olmak olamayacağı gibi... Bu karışıklığın sebebi de, Demokrasi ile Cumhuriyeti, Devlet şekliyle Yönetim biçimini birbirinden ayıramamaktan kaynaklanmaktadır.Her cumhuriyeti demokrasi, her demokrasiyi cumhuriyet , her krallığı demokrasi dışı algılama alışkanlığımız bizi yanıltmıştır.Bu ayırımlar ya bilinçsizce verilmiş, ya da kasten böyle anlatılmıştır. Canlı bir örnekle bunun böyle olmadığını gösterip konumuzun günceline geçelim.

Bilindiği gibi Büyük Britanya (İngiltere olarak bilinen şekliyle) Halen devlet biçimi olarak krallıktır, ancak Yönetim biçimi geçmiş (1215 Magna Carte)’ten beri demokrasidir.Dünyada da demokrasinin beşiği olarak anılır. Diğer taraftan Çin Halk Cumhuriyeti gibi adında demokratiklik ve cumhuriyet olan benzeri devletler ise demokrasi ile hiç mi hiç ilgili değillerdir. Çünkü buralarda tek parti vardır,sadece sözde ve göstermelik seçim yapılır. Yani, sonuç malumun ilanından başka bir şey değildir. Herhalde, yukarıda tanımlanan anlayışları çoktan geride bırakıp, serbest seçme aşamasına kavuşmuş bulunuyoruz. Madem buralara ulaştık, daha iyi hizmet ve yaşadığımız ortamın geleceği için için aklımızı kullanarak ve vicdan muhasebesi yaparak gereğini yapmak zorundayız. “Seçmemek” ya da “çekimser “ olmak gibi bir lüksümüz olamaz. Önümüze gelenlerden bir şekilde tercih yapıp seçmek durumundayız. Bize düşen, bu tercih hakkını hem kendimiz ve hem de yaşadığımız çevre için en makul şekilde kullanmaktır.

O halde seçeceklerimiz kimler olmalı? Kimleri de niçin seçmemeliyiz?

İlk durağımız“Yerel Seçimler” olacağına göre;niçin seçtiğimizi ve niçin seçildiğimizi gerçek manada, haklar ve Demokrasi bağlamında biliyor muyuz? Yoksa alıştığımız ve alıştırıldığımız kalıptan çıkabilecek miyiz? Ezberimizi bozmamız gerekmeyecek mi? Bir de şunu bilelim:Toplumumuzda oluşmuş yaygın kanaatle,neredeyse sadece‘Belediye Başkanını’ seçmeye odaklanıyoruz. Sanki,Belediyenin temel karar organı olan‘Meclisi‘ pek önemsemiyoruz! Belediye yönetimini sadece “Belediye Başkanından ibaret sanıyoruz. Yani,” biz başkanı seçelim, gerisi nasıl olsa olur! “diyebiliyoruz .Bir bakıma meclisi ikinci plana atıyoruz.İşte,Belediye hizmetlerinde ortaya çıkan olumsuzlukların temel nedeni bu anlayışımızın aramalıyız.Doğrusu hizmet bir ekip işidir ve kişilerin tek başına, tek yönlü anlayışı ile yürütebileceği bir iş değildir! Kararlı ve hizmeti esas alacaklardan oluşturacağımız güçlü ve çok yönlü bir meclis oluşturmayı çekinmeden düşünebiliriz. Bu ekibi de fikir ve parti bazında ayırım yapmadan ,layık gördüklerimizden oluşturmak da bizim elimizdedir. Böylece en çok şikayetçi olduğumuz, sıkıntısını çektiğimiz“tek yönetici hegemonyasından “kurtulmuş oluruz. Her halde başkaca çözüm yolu yoktur.Yani,hizmeti tek kişiye bağlamak yanlışlığını düzeltmemiz gerekecektir.

Sıkıntıları biliyor muyuz? Bunlardan rahatsızlık duyuyor muyuz?

Genelleme yaparsak, Belediyelerimizin yapacağı temel hizmetler bellidir. Ancak,bulunduğumuz yere göre işin özeline girmek zorundayız.Önce,Geyve’mizin hepimizce bilinen, acilen çözüm bekleyen, adeta kangren olmuş sorunlarını ortaya koyalım:
1.Mevcut duruma göre Belediyemizin ödeme kapasitesini aşan 20’li rakamlarla ifade edilen milyonluk resmi ve özel borç yükü, bu zorluğun sonucunda; ödenemeyen personel(özellikle işçi)ücretleri,borçlardan dolayı gelirlere konulan icralar ve buna bağlı olarak yapılan zorunlu kesintiler,maddi yönden elin kolun bağlanması, yakın çevrede neredeyse alış-veriş, tamir bakım yaptırma ve malzeme alımı itibarının böylece sıfırlanması,bu olanlara karşı alacaklıların yüksek sesle serzenişleri,
2.Belediye imkanlarından(kum-çakıl-çimento,tankerle su vs...) bedava yararlanmayı alışkanlık haline getirmişlerin ağırlıklı mevcudiyeti,muhtaç olmadığı halde buna tenezzül edenler, bu asalak alışkanlığın gelenekselleşmesi, meslek haline getirilmesi /getirtilmesi...
3.Şebekeden kaçak temiz su kullanımları, bilhassa su parası ödeme alışkanlığı olmayanların ödeyenlere göre sayıca artması, bu şekilde daha çok suyun tüketilmesi,su parası ödeyenler su bulamazken kaçak kullananların bahçe-tarla sulaması,dolayısıyla hak yiyenler yüzünden su darlığı çekilmesi,abone olduğu halde ödeme alışkanlığı bulunmayanların verdiği çok yönlü zararlar,
4.Senelerdir Belediyenin her türlü araçlarının aynı biçimde çoğu kişilerce hakkı ve ihtiyacı olmadığı halde bedava kullanılması,araçların bu anlayıştan dolayı tükenme durumuna getirilmesi,
5.Belediyeye ait mülklerin yıllardır komik kiralarla kişilerin tekeline geçmesi,buna rağmen kira alınamaması, bu mülklerin başkalarına kiralanmak ve ya devredilmek suretiyle haksızca geçim kapısı yapılması, dolayısıyla Belediyemizin mülklerine sahip çıkamaması,
6.Bir türlü çözülemeyen temizlik konusu,yeterince alınmayan çöpler, ömründe hiç temizlik görmemiş cadde ve sokaklar,her şeye rağmen işini hakkıyla yapmaya çalışanlar, ücreti bahane edip kaytaranlar,fırsatı ganimet bilenler,
7.Kirlilikten rahatsızlık duymayıp,üstüne üstlük çevresini kirletenler,çöpünü sokağa bırakanlar,açıkta gübre taşıyanlar,bütün bunlara karşı uyarılmayanlar, bu kirletme davranışından hicap duymayanlar...
8.Otomobilleri-Kamyonları, tarım araçları, meyve kasaları, hurdaları, eşyaları, ticaret malları ile yolları - kaldırımları işgal edenler, görüntü kirliliği müsebbipleri, sokağa taşan işyeri eklemeleri, görüntüsü çarşıya yakışmayan tente ve siperlikler,bakımsız oyun alanları,adeta işgal edilmiş ve gecekondulaştırılmış parklar, çevreyi gürültüsü ile rahatsız eden eğlence mekanları,başı boş atlar, sürüyle gezen çocukların korkulu rüyası sahipsiz köpekler, yolları çamur ve taşıdığı malzemelerle ile kirleten traktörler-araçlar,
9.İmar planına uymayanlar, inşaatları ile yolları daraltanlar,yola doğru balkon çıkmayı kar sayanlar, yolun ortasında kalan eski evini imara göre 3-5 metre geri çekmemek için tamir kolaycılığına kaçanlar, böylece sokak ve caddenin görüntüsünü sürekli bozuk halde kalmasına sebep olanlar,hala arsa görünen 20-30 yılı doldurmuş konutlar,
10.Emlak vergisi,hatta Belediyeye verilmesi gereken hiçbir bedeli ödemeyenler, verme alışkanlığı bulunmayanlar, bu yetmiyormuş gibi hep alanlar,bir türlü doymayan,yaptığından yüzü kızarmayan ve utanmayanlar...
11. Özel isteğe göre açılan-kapatılan yollar, daraltılan yaya kaldırımları,anayollarda( bilhassa K.Ali Bey Cad.)yayaların gözüne girecek kadar yola sarkan ağaç dalları, gelişi güzel konmuş hor kullanılan çöp konteynırları /bidonları, inşaat artıklarıyla yolları daraltanlar,
12. Pazar yerini kirli bırakmayı marifet sayanlar, pazar yerlerini kendi mülkü sayanlar,ulu orta açılan tezgahlar, göz yumulanlar,göz yumanlar,belediyenin kasasına girecek gelirlerini haraca dönüştürenler, buna engel olmayan / olamayanlar...
13. Belediyeye karşı üzerine düşen borcunu hiç bir zaman -sadece Belediyeden alanlar ve de Belediyenin hakkını almayanlar/alamayanlar, daha benzerleri niceleri...
14. Bu çevrenin sorumlu ve duyarlı vatandaşlarının hakkını bu yollarla gasp edenler,

Sıkıntı ve problem o kadar çok ki, saymakla da bitmeyecek,sayfalar zor yetecek. En iyisi çok fazla uzatmadan noktamızı koyalım.Bu örnekler bile bulunduğumuz durumu anlatmaya yetecektir. Neticede Belediyemizi işlemez hale getirenler her kim ise, bu yanlışlığa son vermenin zamanı geldi ve de geçiyor. Zararın neresinden dönersek kazançlı oluruz.. Şimdi sınav vakti.Bu sınavın başarılısını bulup seçmek istiyorsak sıkıntılarımızın önemli bir kısmına hitap eden listemiz yukarıda maddeler halinde sıralanmıştır. Hizmet yarışı için meydana çıkanlardan ve yerel yönetim hizmetine talip olanlardan çözüm için mutlaka cevap beklenmektedir.

Kimi, niçin seçelim? diyeceksek, bu dertlere somut ve makul çare bulacakları seçmeliyiz. Bunun ölçüsünü de şöyle koyalım: Hamasi ve erişilmeyecek hesapsız vaadleri dinlemeyelim.Özellikle trübinlere oynayanlara itibar etmeyelim. Bunu her zaman ve her yerde aynı biçimde düşünelim. En kolaycı yol olan ‘iş verme-işe alma-şahsi menfaat sağlama- hazırcılığa alıştırma-belediye imkanlarını oy karşılığında kullandırma’ umutlarına asla alkış tutmayalım... Amacımız ve emelimiz kişisel değil, toplumsal hizmet olsun. Kişilerin gönlünden geçene göre hizmet devri artık kapatılmalıdır.

Şöyle ki; açık yüreklilikle “ yukarıda sözü edilen haksızlıkları çekinmeden-taraf olmadan gidereceğim! Gösterişe dayalı ve hiçbir zaman hizmetten-görevden sayılmayan, gürültüsü bol, günü kurtarmaya yönelik ucuz faaliyetlerle uğraşmayacağım!”diyebilenlere desteğimizi esirgememek en isabetli tercihimiz olmalıdır.

Yani, daha anlaşılır bir ifade ile ; “bedavacılık kaldırılacak, herkes suyunun bedelini ödeyecek, imar planına uyacak,işgal etmeyecek,çevreyi kirletmeyecek, belediye mülklerinin gelirleri hakkınca alınacak, hata yapan cezasını çekecek, yapılan anonslar ceza duyuruları sözde kalmayacak, asla taviz verilmeyecek, amir amirliğini,memur memurluğunu,işçi işçiliğini, esnaf esnaflığını, bedavacılar- asalaklar, zorbalar haddini,vatandaş sorumluluğunu bilecek! ” diyebileni, bunu meydanlarda doğrudan söyleyeni, programına bu şekilde alanı,yazılı ve görsel basında reklam edeni, ”bunun başka türlü çözümü olmaz, seçileceksek böyle seçilelim! “diyeni / diyenleri – diyebileni / diyebilenleri seçelim. Kimi niçin seçeceğimizi, kimleri de niçin seçmeyeceğimizi bilenlerden olalım. “Ben şimdiye kadar yapılanları yapmayacağım, radikal kararlara imza atacağım, oy için değil gerçekler için konuşacağım, meclisi bu şekilde çalıştıracağım,istişare edeceğim” diyenler beri gelsin! Belirleyeceğimiz ortak sorunlarımızı sözlü ve ya yazılı olarak adaylarımıza iletelim,çözümlerini bekleme hakkımızı kullanalım. Yoksa, yine suya- sabuna dokunmayan uygulanma imkanı bulunmayan anlamsız propagandaları dinlemek ve alkışlamakla zaman geçirir, başladığımız yere döneriz. Vaadlere göre değil, istemesini ve ne isteyeceğimizi bilirsek hizmet alırız.

Son söz: Sıkıntıları ve sorunları gizlemeden , avutmadan ve haksızlıkları olduğu gibi ortaya koyanların,hizmet aşkını oy kaygısına tercih etme cesaretini gösterebilenlerin samimi olacağından şüphemiz kalmayacaktır.Seçenler olarak; başka yakınlıkları,ideolojik saplantılarımızı bırakıp, particilik dışında yaklaşırsak, böyle tercih yaparsak, bir de bu anlayışla seçersek artık hizmetin gelmemesi için bir nedenimiz kalmayacaktır. En hayırlısına ulaşmak dileğimizdir.Cenab-ı Hak Yerel Seçimlerde Geyve’mize ve Ülkemize-milletimize hizmet edeceklere fırsat versin inşallah...
Selam ve saygı ile..


#

YAZARIN SON YAZILARI

Hak Aramak Marifet Gerektirir

Hak Aramak Marifet Gerektirir

KONUMUZ ANAYASA

KONUMUZ ANAYASA

Gündem Yazılarıyla Yeniden

Gündem Yazılarıyla Yeniden

.





Öğretmenlik güzel sanattır

Öğretmenlik güzel sanattır

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum / Kır ve dağ çiçeklerini istiyorum.
Kaderleri bana benzeyen, / Yalnızlıkta açarlar, kimse bilmez onları,
Geniş ovalarda kaybolur kokuları? / Yurdumun sevgili ve adsız çiçekleri...

En  uzak  mesafe   ve  çözümü   en  uzak  sorun

En uzak mesafe ve çözümü en uzak sorun

En temel hizmetlerden Su almaktır.. Yerel Yönetimden Senelerdir beklenen... Ve bir türlü henüz çözülemeyen...




Bakmakla - görmek  farkını   farkedebilmek...

Bakmakla - görmek farkını farkedebilmek...

İşte dünyamız, önümüzde / yanımızda / avucumuzda ve her şey ortada, açıklıkla görülüyor. Teknolojide ve diğer alanlarda çıtayı aşanlar, her halde bizde olduğu gibi saplantı ve alışkanlıklarla zaman kaybetmedikleri için farklılar ve öndeler.

GENEL BİLGİLER

Geyve Otobüs Saatleri

Geyve Otobüs Saatleri

Geyve - Adapazarı, Adapazrı Geyve Otobüs sefer tarifesi. Geyve otobüsü kaçta kalkıyor? Adapazarından son Geyve Otobüsü, Sefer tarifesi, geyve koop otobüs