ALİFUATPAŞA İSTASYONU

.
Mehmet AYDOĞAN Mehmet AYDOĞAN

ALİFUATPAŞA İSTASYONU 

Şimdiye kadar nelere tanık olmuştur Alifuatpaşa tren istasyonu.

1885 li yıllarda başlayan çalışmalar, bu zorlu coğrafyada önemli tespitlerin ve kararların alınmasıyla gerçekleştirilmiştir.

Buralarda eskidenberi bir söylenti vardır.Derler ki Geyve'nin ileri gelenleri ovaya ve hayvancılığa zarar verecek düşüncesiyle tren yolunun Alifuatpaşa'dan geçmesini ve istasyonun buraya yapılmasını sağlamışlardır. Böyle bir düşünce pek inandırıcı ve mantıklı değildir.

Alifuatpaşa Geyve Boğazının güney ucunda yer alan şirin bir beldedir. Tam ortasından Sakarya nehri geçer. Sakarya nehri , bu topraklara büyük zenginlik ve güzellik katar. Eskiden buralarda taşkınlardan dolayı sıtma, tam bir baş belası idi.

Demiryolunun ve istasyonunun yapılması, daha sonra yapılan barajlarla Sakarya Nehrinin kontrol altına alınması, sıtma tehdidinin ortadan kalkmasından sonra, civar köylerde yaşayanlar buraya göç etmeye başladılar. Çünkü Alifuatpaşa, ulaşım yönünden çok çekici bir konumda bulunuyordu.

Eskişehir- İstanbul karayolunun da içinden geçtiği Alifutpaşanın ismi, Sakarya üzerine 1495 yılında, 2. Beyazıt tarafından yaptırılan taş köprüden dolayı,  KÖPRÜ, istasyonunun yapılmasından sonra ise İSTASYON adıyla anılıyordu. Eskiden Geyve ile Alifuatpaşa arasında körüklü faytonlar çalışıyordu. Faytonlar istasyon alanına dizilir, yolcu getirip götürürlerdi. 

Kurtuluş Savaşı esnasında bu bölgeyi , işgalci kuvvetlere karşı , Atatürkün silah arkadaşı , General Ali Fuat Cebesoy savunduğu için, düşmanın yurttan atılması ve Lozan Antlaşmasından sonra bu yerleşkeye ALİFUATPAŞA denmiştir.

Kurtuluş Savaşı esnasında, Alifuatpaşa İSTASYONU çok önemli kararların alınmasına ev sahipliği yapmıştır. Alifuat Cebesoy, Savaş planlarını arkadaşlarıyla birlikte burada yapmış, Ankara ile irtibatını buradan koordine etmiştir.

Savaştan sonra bereketli Geyve ovası ve civar köylerde yetiştirilen başta meşhur Geyve üzümü, kiraz, elma, ayva gibi meyvelerin, zamanla ihracat merkezi haline gelen Alifuatpaşa İstasyonundan yapılmaya başlamasıyla yörenin önemi hızla artmaya başlamıştır. Bir de ipek böceği yetiştiriciliği sebebiyle Alifuatpaşa'nın ortasında kocaman bir kozahane binası vardı.Evlerde üretilen İpek kazaları burada işlenirdi. 

Bizler Bulgaristan muhaciri olarak 1951'de Kayseri'nin Bünyan ilçesinin Ekrek Köyüne, oradan da 1956 Kasımında Alifuatpaşa'ya geldiğimizde ben henüz yedi yaşındaydım. Kayseri'nin bozkır topraklarından sonra buranın güzelliklerini görünce cennete geldiğimizi düşünmüştük.

Çok iyi hatırlıyorum, Alifuatpaşa o zamanlar iki bine yakın nüfusuyla çok hareketli bize göre büyük bir yerleşim yeriydi. Bağı bahçesi olanlar ve civar köylerde yaşayanlar, engebeli arazilerinde daha çok üzüm ve meyve yetiştirip satarak geçimlerini sağlıyorlardı. En büyük yardımcıları, eğimli bağ yollarında yüklerini taşıyan eşeklerdi. Tozlu bağ yollarında şakırdayan nal ve gür sesleriyle, dağı taşı inletirlerdi. İş zamanı, üstü açık kamyonlarla Taraklı civarından gelen işçiler, akşamları sokaklarda kümeler halinde dolaşırlar ayrı bir ahenk katarlardı. Bu işçilere yörede nedense zangırlı derlerdi.Kendilerine özgü kıyafetleri, yanık çehreleri ve nasırlı elleriyle onları kolayca tanıyabiliyorduk.

Hele Alifuatpaşa istasyonundaki hareketlilik gözlerimin önünden hiç gitmez. Askere sevk zamanı, çocuklarını askere uğurlamak için Göynük ,Taraklı, Geyve ve civar köylerden gelenlerin heyecanını seyretmek bizlere ayrı bir haz veriyordu. Büyük, üstü kapalı alanda, Küp, Kamışlı gibi lazların yaşadığı köylerden gelenler kemençe eşliğinde horon teper, Mekşe, Akıncı , Epçeler gibi manav köylerinden gelenler davul zurna eşliğinde Geyve yöresinin meşhur oyunlarını oynayarak saatlerce trenin gelmesini beklerlerdi. Hele Taraklı tarafından gelenlerin kaşıkla oynadıkları ahenkli oyunların seyrine doyum olmazdı. Böylece vakit geçerken, keskin keskin düdüğünü öttürerek, kara dumanlarını havaya savurarak kömürlü kara tren göründüğünde ortalık karışır. Birbirine sarılanlar, helalleşenler, ağlaşanlar, el, mendil sallayanlar ortalığı ana baba gününe çevirirlerdi. Böyle bir telaştan sonra herkes geldikleri faytonlar, kamyon ve hayvanlarıyla sessizce dağılırlardı. 

Bizim çocukluğumuzda yolculardan gayrı, tren istasyonu simit satan,su, meyve satan çocukların heyecanlı bağrışmaları ve koşuşturmaları ile renklenirdi. Tren durduğunda, kağıttan yapılmış külahlara doldurdukları bal gibi kara dutları,toprak destiden doldurdukları, cam bardaklarla ,küçücük boylarıyla camdan sarkan yolculara uzatırlardı. Ben de o zamanlar çok suculuk yapmıştım.Bedel olarak atılan demir parayı taşların içinde arar bulurduk. Eğer birazcık para kazandıysak aile bütçesine katkımız olacağı için evimize çok mutlu dönerdik. 

İstasyon yakınlarında demirci, kalaycı, nalbant ve semerci gib iş yerleri vardı. Demircilerin demir döverken çıkardıkları ahenkli çekiç sesleri etrafa bir musiki gibi yayılırdı.

Bilhassa marşandiz dediğimiz yük trenleri Alifuatpaşa istasyonuna geldiğinde, su ihtiyacını karşılar, artık yeterli ısıyı vermeyen kömür artıklarını rayların arasına boşaltırlardı. Bu yanmış kömür artıklarının içinde demircilerin çok tercih ettikleri az yanmış kömürler de bulunurdu. Bizim gibi çocuklar bu kömürleri tenekelere toplayıp, demircilere satardı. 

İşte böyle, Alifutpaşa istasyonu bizler için unutulmaz daha birçok hatırayı bütün ayrıntılarıyla içinde taşımakdır.

İSMET ZİYA

#afp #tren #istasyonu #

GENEL BİLGİLER

Geyve Otobüs Saatleri

Geyve Otobüs Saatleri

Geyve - Adapazarı, Adapazrı Geyve Otobüs sefer tarifesi. Geyve otobüsü kaçta kalkıyor? Adapazarından son Geyve Otobüsü, Sefer tarifesi, geyve koop otobüs