1 Mayısın Ardından

Bürokrasinin İşleyişini zaman zaman yazmaya devam edeceğim. Ancak gündem sıcak. 1 Mayıs dünyada olduğu gibi ülkemizde de gündem teşkil ediyor. Ne var ki 1 mayısı kutlaması gerekenler 1 mayıs üzerinden her zaman yaptıkları gibi rant (getirim) elde etme çabaları içerisindeler.

 



 



1 Mayıs akşamı 32. gün programına,Memur-Sen’ i temsilen katılmak için gittik. Biraz bekledikten sonra salona alındık ve herkese ayrılan yerlere sırası ile oturdu. Disk üyelerine en orta sıra ve en geniş alan ayrılmış. Bizimkilere kenarda bir yer ve en dar alan. Sol cenahta ise yine Disk elemanlarına ayrılmış. Biraz sonra çekimin başlayacağı saat olan 21 00 da programın sunucusu ve baş aktörü Mehmet Ali Birant aksayarak geliyor. Gelir gelmez soruyor dayak yeme modunda olanlar kimler? Eller kalkıyor orta sıradan havaya. “Buraya sizi dinlemeye geldik” diyor Birant. Bu akşam siz konuşacaksınız. Tören beklentimiz yok diyor.” Canlar söz almak isteyenler açık açık her şeyi söylesin ne oldu, ne yaşandı, provokatör var mıydı? Her şeyi bu gece anlatacaksınız. Adeta zaten zılgıtı yemiş olan ve hazır bulunuşluk düzeyi çok yüksek olan insanları bir güzel dolduruyor. Salon televizyonundan önce 1 Mayıs ile ilgili su sıkma görüntüleri veriliyor. Çatışma görüntüleri devreye giriyor. Muhatab Disk üyeleri diğerleri, diğer sendika üyeleri dolgu malzemesi olarak davet edilmiş görüntüsü. M. Ali Birant ın yüzünden okunuyor. M. Ali Birant’ ın sözlerinden ve yüz ifadesinden hükümete ve valiliğe karşı aşırı bir öfke duyduğu anlaşılıyor. Öfkenin sebebi meçhul ( İşçi sevdalısı olmasından olmasa gerek) Suavi ile başlıyor program. Devrim şarkıları. Şarkı söylenirken özellikle sol yumruklar sıkılıyor eller havaya kalkıyor. Suavi de çok terbiyeli bir ses var ama sakallar ve saçların bozuk görüntüsü bir iticilik katıyor.





Program başlıyor M.Ali Birant hemen bugün yaşananları öğrenmek istiyor. Bu gün ne yaşandı, ne oldu, ne yaptınız provokatör var mıydı? PKK var mıydı? Konuşmacılar doğal olarak kimse yoktu, bizim sendika binamıza bizim üyelerimizin dışında kimse girebilirmiydi diyor.



 



Bir taraftan Bursa’dan temsili olarak gelenlerin olduğu söyleniyor.





Zeytinburnu ÖDP den DİSK in eylemine gelenlere polis tarafından saldırı olduğu söyleniyor.



 



Birant provokatör var mıydı aranızda diye soruyor yönlendirmeli bir şekilde. Sanki adamda evet provokatör vardı bende polise saldırıp küfretmiştim diyecek programda.





DİSK binasının içine gaz bombalarının atıldığından bahsediliyor. Oraya savaş malzemesi gibi 1 Mayıs’ın kullanılmış gaz bombalarından ve biber gazlarının boş kovanları getirilmiş oraya. Televizyon zum yapıyor.



 



Bir başkası oradan iki saat ambulansta rehin kaldım diye bağırıyor.



 



Bir başka konuşmacı saat 6: 20 de bizim DİSK binasının önüne ilk gaz bombası atıldı diyor. Tabi Birand ısrarla aranızda provokatör var mıydı, PKK var mıydı diye soruyor.



 



Adam dışarıda gaz yiyorum içeride gaz yiyorum. Hastaneye gidiyorum orada gaz yiyorum dan bahsediyor.



 



DİSK avukatı çıkıyor. Ben müvekkilime ulaşmam lazım, yanımda doktor var hastasına ulaşması lazım fakat polis bana “artık hukuk bitti valinin emri var giremezsiniz” denildiğinden bahsediyor. Orada feci şekilde dövülenler olduğundan bahsediyor.



 



 Biri oradan çıkıyor. Daha önce orada yeşil jeep le dolaşanlar olduğundan, Zeytinburnu tarafından göründüğünden bahsediyor. Onların provokatör olduğundan bahsediyor.



 



Asıl provokatör ün devletin güvenlik kuvvetlerine emir verenler valinin, emniyet müdürünün olduğundan bahsediyor.



 



 



Birant araya giriyor “ben hiç gaz yemedim nasıl bir şey biber gazı “diye soruyor. Provokasyonu burada polis in yaptığından bahsediliyor.



 



Bir konuşmacı stüdyoya getirilen gaz bombasının üzerinde yazılanları okuyor. –Göz yaşartıcı gaz mühimmatıdır. Bulunduğu yerde polise teslim edilmelidir. Kesinlikle toplumsal olaylarda kullanılamaz.- Katılımcıların gülmekten yerlere yatası geliyor.



 



Bir DİSK üyesi konuşuyor. Yaşım 49 çok 1 Mayıslara katıldım. Ama burada Madımak’ı hatırladım diyor. Üzerine birazda sos ekleyerek bu görüntülerin Madımak ‘ın yanında kendisine Filistin’i de hatırlattığından bahsediyor.



 



Sabah ın köründe kaç defa biber gazı yedik artından su içtik diyor. Ellerinde yalnızca karanfil olduğundan bahsediyorlar. Polisin elinde ise bomba olduğundan bahsediliyor. Polisin çok iyi motive olduğundan bahsediliyor.



 



Burada siyasi iktidarın DİSK i hedef aldığından bahsediliyor. Hanelerine tecavüz edildiğinden bahsediliyor.



 



Birant ikide bir orantılı bir güç mü yoksa dehşet bir güç mü kullanıldığını soruyor. Oradakilerde dehşet bir güç kullanıldığını söylüyor. Bu arada yanımda oturan gençlik sendikasına üye olduğunu söyleyen genç yanındaki arkadaşına soruyor.”Nasıl konuştum ama iyiydim değil mi?”



 



Biri anlatıyor “polis iyi talimat almış önüne çıkan herkesi dövüyorlar. Önce topluyorlar ve sonra gaz bombası atıyorlar. Bir polis amiri oradan sesleniyor “süpürge harekâtı yapın” Tekrardan orada Madımak ı hatırladım birden bire. Bir başkası polis gerekçesiz saldırdı, 30 metrekare lik bir alana tam dört gaz bombası attılar diyor.



 



Oradan bir başkası polise terör örgütü gibi davrandı provokatörler polislerdi lafına içerliyor ve kalkıyor. Siz devletin polisine terör örgütü diyemezsiniz diye oradaki DİSK üyelerine bağırıyor. Gerçi bu arkadaşta sendika üyesi birdenbire kendini kaybediyor. Bir tarafmışçasına karşı tarafta yerini alıveriyor. Aslında biz oraya birileri ile çatışmaya yâda düelloya değil de ortaya bir şey koymaya gitmiştik.1 Mayıs’ın insan onuruna yakışır şekilde yaşamak için bir hak arama, haklarını isteme yeri olarak sembolleşmesinin gereklerinin yerine getirilmesini ve diğer olaması gerekenlerden bahsedilebilirdi.



 



Oradan Birand sesleniyor. İnsanların duygularına saygı göstererek konuşun.



 



Hak İş Genel Başkanı Salim Uslu ya sıra geliyor. Salim Bey Sendikacılığın duayeni bir adam.1 Mayıs gerilim günüdür diyor. Bu anlayışı değiştirip 1 Mayıs ın anlamına uygun doğru şekilde bayram havasında kutlayarak işçilerin mesajını gerekli yerlere doğru şekilde ulaştırmak lazım diyor.



 



Bu arada benim oturduğum yerin tam da arkasında buram buram içki kokan bir adam ikide bir bir şeyler söylüyor. Söyledikçe daha çok içki kokusu geliyor kokuyu alanları da sarhoş edip bayıltacak nitelikte.



 



Birant soruyor Salim Uslu’ya AKP iktidar olmasaydı AKP liler bayrak kaldırır mıydı? Uslu cevabı yapıştırır. Bu soru bana sorulmaması lazım bunu AKP lilere sorun. DİSK in talebi eskiden ya da şimdi çıkmış bir talep değil. Buradaki olaylarla birlikte Kontrgerilla ve Ergenekon arasında ilişki kuramazsak devletin konumunu anlayamayız. Devletin içinde ve dışında simetrik ilişki kuran 1 Mayısı şiddetle eş anlamlı olmasını isteyen çevrelerini bilen iz sürenler olarak uygun çıkarımları yapabilmeliyiz diyor. Taksim in 1 Mayıs’a şan şeref katmayacağını 1 Mayıs’a içerik katmalıyız. Şiddeti burada da üretiyoruz.





Süleyman Çelebi 1 Mayıs 1977 de kaybedilenlerin anılması gereken yerdir. Taksim de 34 kişi öldü. Başka yerde yapılsaydı ne olurdu. Çağlayanda Pendik’te kutlandı. Ama Taksim bir semboldür. Ve orada 1 Mayıs kutlanmalıdır.



 



Salim Uslu tekrar. Bu öfkeyi anlayabildiğinden bahsediyor. Kendisi erdemli bir yaklaşım sergiliyor. Saldırgan tutum takınılmaması gerektiğinden bahsediyor. Karşılıklı provokatörlük suçlamaları ile bir yere varılamayacağını ve sakin olunması gerektiğini anlatıyor. 1 Mayıs üzerinden kendilerini ifade etmek isteyenlerin olduğunu anlatıyor.1Mayıs’ı sırf bu yapılanlar yüzünden toplumsallaştıramadığımızdan bahsediyor. Şu bizi utandıran şeylerin bu olaylarla ve olacaklarla ilişkisini kurmadan gerçekleri anlamamızın zor olduğundan bahsediyor. Şu anda gizli bir yerlerde demokrasinin geleceği için yeni kurgular üretildiğinden bahsediyor. Birant da tamda kendinden beklenen saçma sapan bir soru soruyor. Sayın Uslu Ergenekoncular mı bu insanları dövdü? Sorusunu soruyor. ( Bellikli Ergenekoncuların deşifre olmasından rahatsız ve o gizli işlerden medet umuyor ya da bir yerlerden ucu kendisine yada daha çok patronuna dokunuyor.) Salim Uslu söyleyeceklerini erdemli bir şekilde söyleyerek başka bir programa katılmak üzere oradan ayrılıyor. Mesajını net ve anlaşılır bir şekilde vermiş oluyor.



 



KESK başkanı İsmail Hakkı Tombul demokratik dönüşümden yana olduğumuzdan bahsediyor. Türkiye’de 1 Mayıs’ın bir kerecik olsun Taksim’de kutlanması lazım geldiğinden bahsediyor.



 



Memur-Sen başkanı Ahmet Gündoğdu 1886 emek hareketinin başlamasından sonra bugüne kadar bu isteklerin devam ettiğini ve 1 Mayıs’ın bir sembol olduğunu söylüyor. Kahrolsun ve yaşasınlar la bir yere varılamayacağını buna endekslemenin doğru olmadığını söylüyor. Bu durumun krize dönüşen bir yaklaşım olduğunu öteki beriki anlayışının yalnızca güç kaybına uğratacağını anlatıyor. Bazı sendikalar hükümetten yana bazıları hükümet karşıtı anlayışının doğru olmadığını ve paydaş olamadığımız için 1 Mayıs’ın bayram tarafını göremediğimizi söylüyor. Ayrıca Ergenekon gibi oluşumların üzerine gidilmesi gerektiğini anlatıyor.



 



Birisi oradan 41 yıllık örgüt olduğunu AKP nin ise yedi yıllık bir örgüt olduğunu, AKP nin yedi yıllık iktidar döneminde yedi kere gazlı saldırıya uğradığını söylüyor.



 



DİSK Başkanı S.Çelebi AKP nin yalnızca türbanlılara özgürlük isteyen bir örgüt olduğundan bahsediyor. Taksim için inat edenin kendileri değil hükümetin ta kendisi olduğunu söylüyor. Hükemetin mevcut sonuçlardan korktuğundan bahsediyor. Taksimin emekçilere açılacağından bahsediyor.



Petrol İş Başkanı ise sivil diktatörlüğe doğru gidildiğinden bahsediyor.



 



Oradan bir konuşmacı yine bir sol sendika yöneticisi Karakoldaki polisin bile politize olduğunu anlatıyor. Bu arada arkamdan kötü kötü içki kokuları bayıltırcasına gelmeye devam ediyor. Devam ediyor konuşmacı “Amerika’nın



Güdümünde tutulan Fetullah gelse idi istediği yere rahat rahat giderdi Taksim ve diğerlerine diyerekten alakasız bir sataşma içine giriyor. Yine devletin valisinin hükümetin valisi gibi davrandığını anlatmaya çalışıyor.( Ne var ki valileri de hükümetlerin atadığını unutmuş gibi davranıyor.)Bu arada salondan faşizme karşı omuz omuza sloganları hep bir ağızdan atılıyor.



 



Ahmet Gündoğdu lafa karışıyor. Anlaşmaya varılması gerektiğinden bahsediyor. Kahrolsun yaşasın endeksiyle mi, yapıldığını soruyor. 28 Şubatlarda bu sendikaların hiç seslerini çıkarmadığını söylüyor. Özgürlüğün tanımını hep birlikte ele almamız gerektiğini söylüyor.



 



Velhasıl Mehmet Ali Birant yönetiminde bir programa katıldık. Ancak benim anladığım ve gördüğüm şu ki Birant oraya tamamen kurulmuş bir şekilde gelmiş. Daha salona girerken ki sanki Taksim çevresinde yaşananların intikamını orada alacaklarını söylercesine bir öfke ile önce DİSK üyelerini bir güzel motive ederek işe başladı. Ardından mikrofonu hep disk üyelerine verip diğerlerine vermeyerek burada açıkça bir taraf olduğunu ortaya koydu.



Ben burada daha düne kadar hükümet taraftarı imiş gibi yazılar yazan Birant’ın bir anda 180 derece dönerek hükümet karşıtı cenahta yer almasının sebebinin Aydın Doğan hortumcusunun, hortumunun ucunun biraz daraltıldığını ve tüm bu gürültünün de o yüzden çıkarıldığını düşünüyorum. Adam getirilen bomba artıklarını gösteriyor. Polisin kimleri ne kadar dövdüğünü soruyor. Provokatör olup olmadığından bahsediyor. Aranızda PKK var mıydı diyor. Sanki bir PKK militanı başında kocaman bir PKK bandıyla dolaşacakmış ve ben buradayım diyecekmiş gibi. İçlerinde olsa bile ha gerçekten bir tane militan vardı diyeceklermiş gibi.



 



Tabi bizde gittik ki programa 1 Mayıs’ın anlam ve önemi sorgulanacak olması, yapılması gerekenler anlatılacak. 1 Mayıs ta verilmesi gereken mesaj verilmeye çalışılacak. Nereden bilebilirdik ki oradan hükümete vurularak bizi de kötü emellerine alet edecekler. Ama ne var ki bizim kardeş sendika bildiğimiz düşünce birlikteliği yaşadığımız Hak-İş Başkanı Salim Uslu orada vereceği mesajı tam manası ile verdi ve izleyiciler başkalarının afakî laflarını pek kale almasalarda Salim Uslu’nun o erdem dolu sözlerinden mesajı en net bir şekilde aldığını düşünüyorum.



 



Buradan bizlerin birer sendika temsilcileri olarak hükümet taraftarı ya da karşıtı gibi bir anlam çıkmamalı. Bizler yapan kim olursa olsun doğrunun yanında yanlışın karşısında olmaya devam edeceğiz.



 



1 Mayısların Bayram olması dileği ile. Hoşçakalın.

#

GENEL BİLGİLER

Geyve Otobüs Saatleri

Geyve Otobüs Saatleri

Geyve - Adapazarı, Adapazrı Geyve Otobüs sefer tarifesi. Geyve otobüsü kaçta kalkıyor? Adapazarından son Geyve Otobüsü, Sefer tarifesi, geyve koop otobüs