Hamit ÖZCAN Hamit ÖZCAN Yedi Kıta

Halil İbrahim Bereketi

Bir zamanlar iki kardeş varmış.Büyüğünün adı Halil, Küçüğünün adı İbrahim. Halil, evli ve çocuklu, İbrahim ise bekârmış. Kendi hallerinde, kendi yağlarında kavrulurlarmış. Ortak bir tarlaları varmış iki kardeşin. Buğday ekip buğdayı, domates dikip domatesi, ne ekerlerse ne dikerlerse hasat zamanı paylaşırlarmış. Buğdaylar başak vermiş.Harman zamanı gelmiş. Sapı samandan ayırmışlar. Haklarını tanzim etmişler. Sıra gelmiş buğday çuvallarını taşımaya. Halil kardeşine “Birimiz kendi çuvalınıgötürürken diğeri burada buğdayları beklesin.” demiş. Halil, kendi payına düşen buğdaydan bir çuval doldurup düşer yola.

“Peki, abi demiş.” İbrahim...İbrahim düşünmeye başlamış:”Abim evli, çocuklu. Daha çok buğday lazım onun evine.” Kendi payından biraz daha koymuş ağabeyi Halil’in çuvalına.
Halil gelir. Bu defa İbrahim yüklenir sırtına çuvalı. O gidince Halil, kardeşi hakkında şöyle düşünür: “Çok şükür, ben evliyim, kurulu bir düzenim de var. Ama kardeşim bekâr. O daha çalışıp, para biriktirecek. Ev kurup evlenecek.” Kendi payından atar onunkine birkaç kürek.

Biri gittiğinde, diğeri, kendi payından atar onunkine. Bu, böyle sürüp gider. Ama birbirlerinden habersizdirler. Nihayet akşam olur. Karanlık basar. Görürler ki, bitmiyor buğdaylar. Hatta azalmıyor bile. Hazreti Allah bu hali çok beğenir. Buğdaylarına bir bereket verir, bir bereket verir ki... Günlerce taşır iki kardeş, bitiremezler. Dolar tasar ambarları. Bu bereketin adı: “ Halil İbrahim bereketi” olarak söz dağarcığında yerini alır.
Halil İbrahim Sofrası
Naklolunur ki İbrahim Aleyhisselam sofraya misafirsiz oturmazdı. Bir gün yine misafir fazla olduğu için evinde yiyecek kalmadı. Bir dostuna develerle beraber adamını gönderdi. Bir miktar zahire istediler; ama adam vermedi. Develer boş döndü. Yolda adamlar; Halilullah bizden zahire bekler. Boşdönmemiz olmaz deyip çuvallara kum doldururlar. Eve geldiler. İbrahim Aleyhiselama durumu anlattılar. Çok üzüldü. Bir miktar uyudu.

Bu sırada cariyelerden biri çuvalı açtı içini un dolu görüp ekmek pişirdi. Ekmeğin kokusu İbrahim Aleyhisselamın burnuna gelince, başını kaldırıp “Ekmeği nerden pişirdiniz” dedi. Onlar “Yeni gelen un ile pişirdik.” deyince, “Bu un o dosttan değil, zamandan ve mekândan münezzeh olan dosttan geldi.” buyurdu. Misafirperverliği ile bilinen İbrahim Aleyhisselam hakkında daha nice güzel kıssalar anlatıldı. Zamanla bu kıssalara binaen halk arasında “Allah, sofranıza Halil İbrahim bereketi versin” denilir oldu.

#

YAZARIN SON YAZILARI

Bir Kuruş Zekat Bin Kuruştan Faziletlidir

Bir Kuruş Zekat Bin Kuruştan Faziletlidir

AVRUPALININ “TÜRK KAFASI”

AVRUPALININ “TÜRK KAFASI”

Sultan Abdülaziz Han,1867’de Paris Milletler arası Sergisi’nin şeref misafiri olarak Fransa’ya gider. Buraya getirilen ve yumruk vurarak güç denemesi yapılan dinamometreye Fransızlar “Türk Kafası” adını takmışlardır. Sultan, sergiyi gezerken bu aletin önüne gelir ve başyaverine bu alete vurmasını emreder…

SULTANIN HACCINA VEKİL OLMAK

SULTANIN HACCINA VEKİL OLMAK


EVLİYA ÇELEBİ’YE BABA NASİHATİ

EVLİYA ÇELEBİ’YE BABA NASİHATİ


Kurban Bayramı

Kurban Bayramı

Hem Yaz Hem Öğren 'Yazın da Öğren’

Hem Yaz Hem Öğren 'Yazın da Öğren’


GENEL BİLGİLER

Geyve Otobüs Saatleri

Geyve Otobüs Saatleri

Geyve - Adapazarı, Adapazrı Geyve Otobüs sefer tarifesi. Geyve otobüsü kaçta kalkıyor? Adapazarından son Geyve Otobüsü, Sefer tarifesi, geyve koop otobüs