DP: ' Et ithalatına mecbur kaldık'



DP Sakarya İl Başkanlığınca parti binasında düzenlenen basın toplantısında İl Başkanı Av. Mehmet Mangıroğlu ve İl Tarım Komisyonu Başkanı ve il Yönetim Kurulu üyesi Veteriner Hekim Vecihi Tekin basına AKP nin Tarım politikaları ve Kırmızı Et ithalatına ilgili açıklamalarda bulundular.

Editör Editör

Mehmet Mangıroğlu yaptığı açıklamada Hükümetin izlediği politikalarla tarımı bitme noktasına getirdiğini,çiftçinin borç batağı içerisinde yüzdüğünü belirterek sözü Vecihi Tekin’e verdi.

Vecihi Tekin tarımın tarihinin insanlık tarihi kadar eski olduğunu,zor zahmetli ve ülkeler açısından stratejik öneme sahip bir faaliyet kolu olduğunu ve dünyanın her tarafında tarımın açık veya gizli şekilde devletlerce subvanse edildiğini ( desteklendiğini ),8 yıllık AKP iktidarının ise hiçbir politika üretemediği için bu gün tarımın bitme noktasına geldiğini ve çiftçi ve köylünün tam bir borç batağı içerisinde olduğu için tarlasını ekemez durumda olduğunu,köylerin gün geçtikçe boşalarak şehirlere taşınması sonucunda işsizliğin cumhuriyet tarihinin en büyük işsizliği boyutuna geldiğini belirtti.Ülke adeta bir sosyal patlamaya doğru koşar adım gitmektedir diyen Tekin tarımsal ürün ihracatçısı olan ve dünyanın tarımda kendi kendine yetebilen 5 ülkesi olmakla övünen Türkiye’nin AKP politikaları sayesinde 2001 lerde 3 milyar TL olan Tarımsal ürün ithalatının neredeyse % 500 artarak 13 milyar TL na ulaştığını,tarımsal ürün ihracatının ithalatını karşılayamaz durumda olduğunu ve GSMH da payı 2005 yılında % 14,5 olan tarımın payının giderek düştüğünü,bu payın 2008 de % 7,5 a 2009 da ise % 5 lerde tahmin edildiğini ve bu durumda gerilemenin neredeyse % 200 lerde olduğunun kaydedildiğini belirtti.Bu verilerin Tarım Bakanlığı ve TÜİK verileri olduğunu söyleyen Tekin çiftçinin borç batağı içerisinde yüzdüğünü sözlerine ekledi ve 2006 yılında 8 milyar TL kredi kullanan çiftçimiz 2008 de 14 milyar TL kredi kullanmış ve maalesef çiftçi borçla yaşar hale getirilmiştir.Çiftçi tarlasını ekememektedir. Son 7 yılda ekim alanlarında pamukta %26,4, tütünde %24,1, şeker pancarında %19,3 ve buğdayda %13’e varan daralmalar tespit edilmiştir.

Destek bütçesi ise adeta çiftçiyle alay eder gibidir. Türkiye’de son 7 yılda Hükümet tarafından iddia edildiği gibi tarıma verilen destekler giderek artmamış, bilakis azaltılmıştır. 2009 yılına ait tarımsal destek bütçesi 5,5 Milyar TL olarak açıklanmıştır. Bu durumda 2009 yılı ve önceki yıl tarım destek bütçesi 100’er Milyon TL ve her yıl sadece %1,9 oranında artırılmıştır. Genel bütçede %13-14 artışlar olduğu halde, tarım için ayrılan kaynağın % 1,9 artırılmasının sebebini anlamak mümkün değildir.

Ancak, bu miktar bile yetersiz olmasına rağmen Tarımsal Destekleme Bütçesi’nde 2009’da %10 kesintiye gidilerek daha da azaltılmıştır. 2010 yılı içinde bu destek 5,7 milyar TL olarak açıklanmıştır. Yani hükümet adeta bu bütçeyle de çiftçiye yaşama öl demektedir. 2006 yılında çıkarılan 5488 sayılı Tarım Kanununa göre tarıma verilen destekler toplamı GSMH’ nın %1’inden az olmaması gerekmektedir. Ama kanunun öngördüğü % 1’in % 66 gerisine gidilmiş, nüfusun % 26’sını oluşturan bir kesime, Tarım Kanunu ile verilmesi gereken asgari miktarın yarısı bile verilmemiştir. Bilindiği gibi tarım destekleri bir yıl gecikmeyle ödenmektedir. 2008 yılı üretimine ait destek ödemeleri ancak 2009 tarım destek bütçesinden ödenebilmiştir. DGD 2008 yılında kaldırılmış, 2007 yılında hak edilen 7 TL/da DGD ödemesi 2008 yılı içinde son kez yapılmıştır. Yani çiftçi destekleri her geçen gün düşürülmektedir.İşte bu politikalarla tarımımızın idam fermanı infaz edilmiştir.
KIRMIZI ETİN ÖNEMİ VE ET ÜRETİMİNDEKİ MEVCUT DURUMUMUZ
Değerli Basın mensupları yaşadığımız kırmızı et krizi adeta bağıra bağıra gelmiş hükümet de eli kolu bağlı adeta oturmuştur.Kırmızı et insan hayatının olmazsa olmaz gıdasıdır.Son 50 yıldaki araştırmalar göstermiştir ki insan beyni gelişiminin % 90 nı 3 yaşa kadar gerçekleşir.İşte bu nedenle hamile anneler ve bebekler çok iyi beslenmelidirler.Bunun için sağlıklı beslenebilmek için beher kg canlı ağırlık için günde 1 gr protein dietle alınmalı ve alınan bu proteinin de en az % 30 nun hayvansal protein ağırlıklı olması gerekir.Özellikle kırmızı et insan vücudunda sentezlenemeyen beyin gelişimi üzerinde etkili eksojen amino asitler açısından ( Valin,löysin, izolöysin,treonin,metionin,fenil alanin,triptofan ve lizin ) son derece zengindir.Yani sağlıklı beyinler yetiştirmek için mutlaka ve mutlaka et alınmalıdır.Yani bir yerde düşünen beyinler dolayısıyla da düşünen ve üreten toplumlar yetiştirmek için insanlar mutlaka ve mutlaka yeterli miktarda et tüketmelidirler.Hayvansal protein tüketimi fert başına gelişmiş ülkelerde 44 gr iken bizde 20 gr dır.Yani bu sonuçla sağlıklı beslenen bir toplum olduğumuzu söylemek mümkün değil.Buradan hareketle et % 20 civarı protein ihtiva ettiğinden hareketle günlük 220 gram et tüketmemiz gerekir.Şimdi deneceki kırmızı ette kolesterol var zararlı ama değil,zira vücut ihtiyacı olan kolesterolü üretebilme yeteneğine sahiptir ve vücudumuz günde en az 1-2 gr kolesterolü sentezlemekte olup,hayvansal kökenli gıdalarla alınan kolesterol 0,5 gr/gün ü geçmez.İşin en acı yanı insanımız yılda fert başına 7 kg civarı et tüketmektedir oysa bu miktar ABD de 75 kg/yıl, AB de ise 70 Kg civarındadır.Değerli basın mensupları bu miktarlardan da anlaşılıyorki toplumların et tüketim miktarları aynı zamanda refah seviyelerininde bir göstergesi.
Etin hayatımızdaki öneminden et üretimimiz konusunda yaşadıklarımızı ve bu krize nasıl girdiğimize bir göz atalım daha önce dedikki bu et krizi bağıra bağıra geldi iktidar da politika üreteceğine acz içerisinde krizin gelişini seyretti adeta.Nüfusumuz 1990 dan bu yana % 30 artarken hayvan varlığımız ise TUİK verilerine göre küçük baş hayvan sayımız 26 milyon baş,büyük baş hayvan varlığımızda 2 milyon baş azalmıştır.1980 öncesi et ihracatı yapan ülkemiz maalesef bu gün et ithal eder duruma gelmiştir.Oysa bu gün hayvan varlığı olarak nüfus artış oranımız göz önüne alındığında 25 milyon civarı olan küçükbaş hayvanımızın 75 milyonlarda,10 milyonlarda olan büyükbaş varlığımızında 16 milyon başlarda olması gerekirdi.ATO nun yaptığı bir çalışmayla sadece koyun varlığındaki azalmanın ülkemize maliyeti 3 milyar Amerikan dolarıdır.Bilim adamları bu konuya defalarca dikkat çekmelerine rağmen hükümetçe maalesef hiçbir şey yapılmamıştır.1989 da kabaca 545.000 Ton olan et üretimimiz 2009 da 450.000 Tona gerilemiştir,oysa bu rakam günümüzde nüfus artışımızla orantılı olarak 720.000 Tonlarda olması gerekirdi..2005 de 9,5 TL seviyesinde seyreden et fiyatları 2009 lara kadar 11 liralar seviyesinde seyretmiş,aynı şekilde süt fiyatları da çok düşük seyrettiğinden para kazanamayan süt sığırcısı ineklerini kestirdiğinden ana materyal de tamamen tükenmiş dana besicisi günümüzde besi materyali bulma sıkıntısı yaşamaktadır.Bu iktidar döneminde köylere hizmet götürme birliklerince üreticiye hane başına ikişer baş düve dağıtılmıştır,düve dağıtımında temel esas hayvan verilecek kişinin üzerine kayıtlı hiç toprağı bulunmayacak,SGK kaydı bulunmayacak ve yoksul olacak.Bu şimdi sabah çorbası içecek gücü olmayan insana otomobil vermekten başka bir şey değilde nedir.Dağıtılan hayvanlar verim kapasiteleri düşük olduğu gibi bu güne kadar dağıtılan hayvanların neredeyse % 80 ni zaten kasaplık oldu. Bu tabloyla yetiştiricinin spekülasyon yaptığını iddia etmek gülünçlükten öteye geçemez. Mevcut hükümetin hayvancılığa verdiği destek köylünün geçim kaynağı, son derece masrafsız yetiştiricilik olan keçi yetiştiriciliğini yasaklayarak bitirmek olmadı mı? Et ve süt fiyatları 2002- 2009 arası neredeyse yerinde sayarken girdilerde asgari % 50 artış olmuştur. Buna köylünün, yetiştiricinin dayanabilmesi mümkün değildir. Nihayet bu seyirle dünyanın en yüksek et fiyatlarını yakaladık hamdolsun marifetli iktidarımız sayesinde. Şu an toptan et fiyatı 18 lira seviyesinde seyrediyor kasap tezgahında da 25-30 liralardadır. Et üreticileri kesimlik hayvan,besiciler besilik dana bulmakta sıkıntı çekmektedirler.Yoksul olan insanımızın bu fiyatlara temel gıda maddesi eti alabilmesi mümkün görünmemektedir.
Tüketiciyi kısa vadede memnun edecek et ithalatı hayvancılık sektörüne çok büyük darbe vuracak. Bir çok besi işletmesi kapanacak. Süt inekleri kesime gidecek ve Türkiye'nin hayvan varlığı azalacağı için bir süre sonra et fiyatı bugünden daha da yüksek olacak. Yeniden ithalat gündeme gelecek. Bu kısır döngüde bir de bakmışsınız ki, Türkiye, sadece et ve canlı hayvan değil, et ve et ürünlerini, süt ve süt ürünlerini ithal etmek zorunda kalacak. Hayvancılıkta tamamen dışa bağımlı olacak. Yerli üretim bitecektir. Yine çiğ süt fiyatının düşmesi mutlaka önlenmeli. Süt fiyatı düşerse hayvanlar kesime gideceği için bir yıl sonra et krizi çok daha büyüyerek karşımıza çıkar. Bu çerçevede hayvancılık desteklerinin arttırılarak üreticinin ucuz yem bulabilmesinin çareleri araştırılmalıdır. Hükümetin bunu yapması aynı zamanda anayasal bir hükümdür anayasamız madde 45 der ki “Devlet, tarım arazileri ile çayır ve meraların amaç dışı kullanılmasını ve tahribini önlemek, tarımsal üretim planlaması ilkelerine uygun olarak bitkisel ve hayvansal üretimi artırmak maksadıyla, tarım ve hayvancılıkla uğraşanların işletme araç ve gereçlerinin ve diğer girdilerinin sağlanmasını kolaylaştırır. Devlet, bitkisel ve hayvansal ürünlerin değerlendirilmesi ve gerçek değerlerinin üreticinin eline geçmesi için gereken tedbirleri alır.” Bu anayasa maddesi de aslında hükümetin açıkça anayasayı da ihlal ettiğinin açık belgesidir.

HAYVANCILIKTA SORUNLAR VE ÇÖZÜMLERİ

Yok olan hayvancılığı toparlamanın ilk ve en önemli yolu yetiştiricilerimizin eğitilip bilinçlendirilmesi, şunu unutmayalım ki yetiştiricilerimiz genelde bu işi bilinçsizce yapmaktadır.Buna bağlı olarak bölgesel fuar,panayır ve sergiler düzenlenmeli yarışmalar tertiplenmelidir.
Mera ve otlak alanları yaratılması ve mevcut mera ve otlakların ıslahı. Meralarımız 44 milyon ha dan 14,6 milyon ha a gerilemiştir. Unutulmamalıki mera hayvancılığın olmazsa olmazıdır.
Mısır, arpa,çavdar,yulaf,fiğ ve yonca vb. gibi yem bitkileri üretiminin teşvik edilmesi gerekir. Hayvancılığı gelişmiş ülkelerde yem bitkileri ekim alanlarının tüm ekilebilir alanlar içindeki payı % 10 iken bizde sadece % 3,2 dir.
Daha çok aile işletmeleri tarzında olan hayvancılık işletmelerimizin örgütlenmesi temin edilmeli.
Suni tohumlamanın ve embriyo transferi tekniklerinin etkin biçimde teşvik edilerek eldeki sürünün verim kalitesi ve miktarı yükseltilmelidir.
Süt inekçiliği ve damızlık işletmelerinin teşvik edilmesi
Destek politikaları süratle gözden geçirilerek gerçekçi, uygulanabilir ve rasyonel bir destek ve teşvik sistemi oluşturulmalıdır
Süt fiyatlarında bir istikrar sağlanması ve buna ilişkin politikalar geliştirilmesi.
Yerli ırklarımıza etkin bir ıslah programı uygulanarak hayvan başına verimliliğin arttırılması yani şu an 180 kg larda olan sığır karkas verimimiz asgari AB ülkelerindeki verim seviyesi 278 kg’a;yine aynı şekilde süt verimimiz 1,7 tonlardan asgari olarak AB seviyesi olan 6 Tona ulaştırılıması hedeflenmelidir.
Veterinerlik hizmetlerinin yaygınlaştırılıp ucuzlatılması, resmi tarım teşkilatlarının reorganize edilerek çiftçimize daha yararlı hale getirilmesi.
Et ithalatı şu an için yapılmak zorundadır, bu ithalat son derece kısıtlı ve kısa süreli yapılıp yerli üreticiyi mağdur etmeyecek tedbirler alınmalıdır.
İnek ve düve kesimlerine süratle engel olunmalı sağlık sebepleri ve yaşlılık harici bu hayvanların kesimi yasaklanmalıdır.
Birim maliyetler çok yüksektir bunların düşürülmesi için yetiştiricinin girdileri ucuza temin etmesinin önü açılmalıdır. Özellikle kesif yem ( Fabrika yemi ) kullanımı özendirilmelidir şunu unutmayalım ki hayvan varlığımızın büyük kısmı aç durumdadır ve sadece saman ile besicilik yapılmaya çalışılmaktadır. Kesif yem üretiminde kullanılan tahıl ve diğer girdiler büyük çapta ithal yoluyla sağlanmaktadır. Bunların yerli üretimi teşvik edilerek ucuz kesif yem üretimi sağlanmalı; kesif yem üreticileri sıkı bir kontrol altında tutulmalıdır.
Küçük işletmeler de teşvik edilerek ve örgütlendirilerek kartelleşmenin önüne geçilmelidir.
Kuzu ve oğlak kesimlerinde bakanlıkça belirlenen 18 kg ağırlık sınırı kuzu için 25-30 kg a oğlak için 20 kg a çıkarılmalı

TEK ÇÖZÜM DEMOKRAT PARTİ

Ülke Tarım ve hayvancılığında bu gün bir modernlikten bahsedilebiliyorsa bu bu gün DP nin eseridir. Türk çiftçisi 1965 li yıllarda karkas verimi 65 kg larda olan kalitesi düşük hayvanlarla uğraşırken partimizin yetiştiricimiz ile tanıştırdığı İsviçre Esmeri ırkı ( Halk dilinde Montafon ) ve Siyah Beyaz Alaca ırkları sayesinde 180 kg lara yine süt verimi de 500 litrelerde olan süt verimi de 1,7 Tonlara taşınmıştır.
DP her zaman çiftçinin köylünün yanında olmuş bir parti olup; yapacaklarının teminatı yaptıkları olacaktır. Hükümet eline geçen tek başına çoğunluk iktidarını maalesef değerlendirememiş,ülkenin gerçek sorunlarıyla uğraşmak yerine yarattığı suni gündemlerle çözüm üretememesini örtmeğe çalışmaktadır.
Tarım ülkelerin en önemli istihdam alanlarından biridir. Canlandırılacak ölü tarımımızın ülkemizde yaratacağı katma değerin yanı sıra en önemli sorunumuz işsizliğe de çare olacağı aşikardır. Köylerimiz maalesef boşalma sürecine girmiştir.Bu boşalma süreci çarpık bir şehirleşmeye yol açacağı gibi çok önemli sosyal sorunları da beraberinde getireceği herkesin malumudur.Şehirlerde devletin bu kalifiye olmayan insan gücüne iş bulabilmesi kalifiye insan gücüne istihdam yaratamayan devletin mümkün görünmüyor.
Bu sorunların çözümüne ilgili politikamız DP programında en ince detayına kadar anlatılmış olup yüce milletimizin tasvipleriyle iktidara gelmemiz halinde bu sorunların tamamını çözecek bilgi birikimimiz ve uzman kadromuzla bu sorunların hepsinin üstesinden geleceğiz. Parti Programımızda; daha ziyade meraya bağlı olan koyunculuğun ölçek işletmeciliğine ve mera sonrası işletmeciliğine dönüştürülmesi, rekabet gücünü ve kârlılığı artıracak, özellikle AB’ye yönelik dış satımlarda, bu güne göre göreceli üstünlük sağlanacaktır.
Gerek K.Baş ve gerekse de B.Baş Hayvancılığın hızlı bir gelişme ivmesi kazanabilmesi için, tarımda ölçek işletmeciliğine dönüşüm için kurgulanan ve gerekse de Tarımın tamamına ait üretim verimlilik-kârlılık değerlikli; “Hedef 25.000 İşletme” ve “2.500 Süt İşleme Sanayi” projeleri uygulamaya konulacaktır.
Kurulu olan kapasite kullanımı düşük veya gayri faal işletmelerin, üretime geçmeleri için “Tamamla-Çalıştır, Senin Olsun Projesi” hayata geçirilecektir. Bu projede yer alacak olan Tarım Meslek Mensuplarına, mensup oldukları Oda’ların referansı ile “mesleki yeterlilik kredileri” açılacaktır.
Damızlık Düve İşletmeciliğine ağırlık verilecek; sektörel olarak yığınlaşmanın ve uygun teknik koşulların bulunduğu il ve bölgelerde “ Damızlık Hayvan Borsaları” kurulacaktır.

#

GENEL BİLGİLER

Geyve Otobüs Saatleri

Geyve Otobüs Saatleri

Geyve - Adapazarı, Adapazrı Geyve Otobüs sefer tarifesi. Geyve otobüsü kaçta kalkıyor? Adapazarından son Geyve Otobüsü, Sefer tarifesi, geyve koop otobüs