Yusuf Talha Yusuf Talha Buz

EĞİTİM, ÖĞRETMEN, MÜFREDAT VE ÖĞRETMENE, EĞİTİME BAKIŞ AÇISI

Herkesin çocuğu kral, kraliçe; herkesin çocuğu sütten çıkmış ak kaşık... Peki, bu kadar sorunlu çocuk kimin? Çocuklarımızın doktor, mühendis, avukat olmasını değil de insan olan bir doktor, bir mühendis, bir avukat olmasını istiyorsak çocuklarımızı iyi tanımalı, olumsuz özelliklerini törpüleye törpüleye, olumlu özelliklerini ön plana çıkara çıkara çocuklarımızı eğitmeliyiz. Çocuklarımızın başarılı olmasından önce insan olmasını istemeli, en azından başarısı için gösterdiğimiz çaba kadar insani özelliklerle donanması için çaba göstermeliyiz.

Eğitim, TDK sözlüğünde, "çocukların ve gençlerin toplum yaşayışında yerlerini almaları için gerekli bilgi, beceri ve anlayışları elde etmelerine, kişiliklerini geliştirmelerine okul içinde veya dışında, doğrudan veya dolaylı yardım etme, terbiye" olarak; öğretim ise "belli bir amaca göre gereken bilgileri verme işi, tedris, tedrisat, talim" şeklinde ifade edilmiş.

Eğitimcilerimizin ise genellikle okulda yapmaya çalıştığı ve yapmaya zorlandıkları şey de eğitim değil, öğretimdir. İtiraz ederseniz öncelikle isimden başlayabiliriz. MEB'in okullardaki kadrolu görevlilerine "öğretmen" diyoruz, "eğitmen" demiyoruz. "İsmin ne önemi var?" derseniz ona da her şeyin isimlendirmeyle başladığını, kavramların çok önemli olduğunu söyleyerek cevap veririm.

Ülkemizde öğretmenlik mesleği, oldukça zor şartlar altında icra ediliyor. İdari kadrolar ise öğretmeni ve öğretmenlik mesleğini hep olumsuz şekilde tartışmaya açarak öğretmenin işini daha zorlaştırıp mesleği itibarsızlaştırma konusunda var güçleriyle çalışıyorlar. Öğretmeni mesleğinden soğutuyor, öz güvenini azaltıyor, dik duruşunu kabullenemeyip sürekli boyun eğdirmeye çalışıyorlar.

Okullarda, millî eğitim müdürlüklerinde, bakanlıkta öğretmenler; sürekli kontrol altında tutulup belli şablonun, kuralların, sınırların dışına çıkması ve özgün olması engelleniyor.

İşin ilginci okulları yönetip öğrencilerin daha iyi eğitim alması, öğretmenlerin daha verimli çalışması için ortam hazırlaması gereken idarecilerin ekseriyeti; öğretmene boyun eğdirme, farklı olmasını engelleme görevini icra ediyor. Sorumlu oldukları kurumları, etkileriyle değil de yetkileriyle yönetmeye çalışıyorlar.

Öğretmenlik, gerçekten zor bir meslek ve eğer ki eğitimci olarak belli bir idealiniz, toplumsal bazı kaygılarınız yoksa parası pulu için yapılacak bir meslek değil. Öğretmenlik, sadece dersinizi anlatıp işinizi sınıfta, okulda bırakabileceğiniz bir meslek değil. Ders anlatmak belki de işin en kolay kısmı...

Öğretmenseniz insan yönetiminde kusursuz olmalısınız; sınıfta veya okulda bir öğrenci, yaramazlık yapıyorsa bu öğretmen olarak sizin kusurunuzdur. Evde çocuk aşırılıklar yaptığı zaman anne ve baba çocuğa kızabilir, yerine göre anneden terlik, babadan tepik yiyebilir. Ama bu çocuğun yaramazlığındandır ve anne baba hep haklıdır. Ancak siz okulda aynı çocuğa sesinizi yükseltemezsiniz. Annesi çocuğu avutamamış, babası büyütememiş, çevresi çocuktan illallah etmiş, ancak siz o çocuğu okulda, sınıfta muma çevirmeli, hem çocuğu memnun etmeli hem başarılı kılmalısınız. Eğer ki olmuyorsa öğretmen olarak siz işinizi yapamıyorsunuzdur(!)

Herkesin çocuğu kral, kraliçe; herkesin çocuğu sütten çıkmış ak kaşık... Peki, bu kadar sorunlu çocuk kimin? Çocuklarımızın doktor, mühendis, avukat olmasını değil de insan olan bir doktor, bir mühendis, bir avukat olmasını istiyorsak çocuklarımızı iyi tanımalı, olumsuz özelliklerini törpüleye törpüleye, olumlu özelliklerini ön plana çıkara çıkara çocuklarımızı eğitmeliyiz. Çocuklarımızın başarılı olmasından önce insan olmasını istemeli, en azından başarısı için gösterdiğimiz çaba kadar insani özelliklerle donanması için çaba göstermeliyiz.

Mevcut müfredat ve öğretmenden beklentiler ise öğrencileri insani yönden yetiştirmek için çaba göstermeye, vaktinizi insan yetiştirmeye hasretmeye pek müsait değil. Siz insan yetiştirmede başarıılı, müfredatı verme konusunda eksik kalırsanız başarısız bir öğretmen olursunuz.

Müfredat düzenlemesi yapılmalı... Öğretimden ziyade eğitime daha çok zaman ayırmalı... Bir de her bölgenin şartlarına göre eğitimciden beklentiler ve öğretmenin yapması gerekenler göz önünde bulundurulup buna göre bir düzenlemeye gidilmeli...

Eğitim-öğretimle ilgili planlama ve programlama yapılırken akademisyenlerden ziyade sınıflarda bizzat bulunan, öğrenciyle hemhal olan öğretmenlerden faydalanılmalı...

Yine aynı şekilde öğretmenler seçilirken de ülkenin sosyo-ekonomik durumuna göre farklı bölgeler ve farklı okul türlerinde belli bir süre öğretmnelik ve yöneticilik yapmış kişiler tercih edilerek onların bilgi, tecrübe ve gözlemlerinden faydalanılmalı...

Sınıfa girdiğiniz zaman hiçbir şey kâğıtta yazıldığı gibi olmuyor.

Ben yıllarca Türkiye'nin üst düzey eğitim kurumlarında eğitim yöneticiliği ve öğretmenlik yaptım. Önceleri MEB öğretmenlerine ciddi eleştiriler getiriyordum. İşlerini savsakladıklarını, kendilerini yenilemediklerini düşünüyordum. Ancak olayın içine girince durumun öyle olmadığını ve öğretmenin mevcut sistem içinde çok da bir şey yapamadığını gözlemledim. Kırtasiye işleri, resmî evrak kaygıları, "mış gibi" yapılmak zorunda kalınan işler yüzünden enerjnin çoğu boşa harcanıyor.

Bunlara uyum saplamayan öğretmenler ise genellikle uyumsuz, başarısız, istenilmeyen ve olumsuz sicile sahip öğretmenler oluyor. 

 

 

 

#egitim-ogretmen-okul-ogrenci-veli-sinif-mufredat

YAZARIN SON YAZILARI

28 ŞUBAT’TAN 15 TEMMUZ’A GİDEN YOL

28 ŞUBAT’TAN 15 TEMMUZ’A GİDEN YOL

28 Şubat-Fethullah Gülen-FETÖ Örgütü Zamanla kimin ne olduğu da ne olmadığı da ortaya çıkmış; ak koyun da kara koyun da belli olmuştur. HİZMET’in nasıl HEZİMET’e dönüştüğü ayan beyan ortaya çıktı. HİMMETİ bu ülke insanından alıp HİZMETİ terör devleti İsrail’e ve anavatanları ABD’ye yapanları ve bu millete, devlete, ümmete darbe yapmaya kalkışanları bu millet artık lanetle anacaktır.
Öğretmenlik, Eğitim, Çocuk ve Aile

Öğretmenlik, Eğitim, Çocuk ve Aile

Eğitimde okul-aile-öğretmen koordinasyonu iyi sağlanmalı, aileler çocuklarını "Sütten çıkmış ak kaşık." olarak görmemelidir. Çocuklarıyla daha iyi iletişim hâlinde olmalı, bir sorun olduğunda öğretmeni, eğitim kurumunu suçlamamalı; öğrencideki sıkıntıları gidermeye çalışmalıdır. Aile, kendi sorumluluklarını öğretmene, eğitim kurumuna yıkarak istediği sonucu elde edemez. Hiçbir öğretmen, anne ve babanın; hiçbir eğitim kurumu aile kurumunun yerini tutamaz.
İhanet ve Hain

İhanet ve Hain

İhanet denilince tek bir ihanet, hain denilince tek bir hainlik yoktur. İhanetin ve hainin envai çeşidi vardır.
ERKEKLEŞEN KADINLAR VE KADINLAŞAN ERKEKLER

ERKEKLEŞEN KADINLAR VE KADINLAŞAN ERKEKLER

Sokaklarda, caddelerde kadına benzemeyen kadınlar, erkeğe benzemeyen erkekler kol geziyor. Kadınlar, hâl ve hareketleriyle, söylemleriyle gittikçe erkekleşiyor. Erkekler ise aynı şekilde hâl ve hareketleriyle, söylemleriyle gittikçe kadınlaşıyor. Korkarım ki yakın zamanda bu iki karşı cins, birbirine benzeye benzeye birbirinden farksız olacak ve orta noktada buluşacak. "Kadın, erkeğin yaptığı her şeyi yapabilir.’’ diye diye kadın fıtratından, nezaketinden, zarafetinden, nahifliğinden, uzaklaşmış ucube erkeğimsiler ortaya çıkardılar. "Erkek; centilmen olur, kılsız olur, tüysüz olur." vb. diye diye erliğinden, heybetinden, liderlik özelliğinden soyutlanmış, uzaklaşmış ucube kadınımsılar ortaya çıkardılar.
DİLİM SENİ DİLİM DİLİM DİLEYİM

DİLİM SENİ DİLİM DİLİM DİLEYİM

Hayatı boyunca Osmanlı İmparatorluğu’nu parçalamak için bir "Haçlı Birliği" oluşturmaya çalışan, tam bir İslam düşmanı olan İngiliz Gladstone, “Türklerin elinden Kur’ân-ı Kerim’i almadıkça onları yenemeyiz.” demişti. Onlar, bunu kendileri başaramadı ama yerli işbirlikçileri bu yolda çok büyük mesafeler kat ettiler.
En İyi Erkek Ölü Erkektir

En İyi Erkek Ölü Erkektir

Erkeğin fıtratında olan özellikleri törpüleyip kadınlaştırarak, kadını fıtratından uzaklaştırıp erkekleştirerek kadını özgürleştireceğini, erkekle eşitleyeceğini vaat eden feminist zihniyet; görünürde erkeğe ama aslında insanlığa kastediyor... Ancak bunların derdi kadının özgürlüğü veya eşitliği değil aslında. "Kadını kafes arasından çıkarmak isteyenler, kadını sokakta kafeslemek isteyenlerdir." dememiş miydi Osman Yüksel Serdengeçti? "Onlar kadına özgürlüğü değil, kadına ulaşmanın özgürlüğünü istiyorlar." demişti Mısırlı bir âlim de...

GENEL BİLGİLER

Geyve Otobüs Saatleri

Geyve Otobüs Saatleri

Geyve - Adapazarı, Adapazrı Geyve Otobüs sefer tarifesi. Geyve otobüsü kaçta kalkıyor? Adapazarından son Geyve Otobüsü, Sefer tarifesi, geyve koop otobüs